Bu konuda öncelikle bilinmesi gereken dilin sadece kelimelerden ibaret olmadığı ve kelime haznesi kavramının tabulaştırılmaması gerektiğidir. Kelimeler binanın önemli yapıtaşları olabilir. Ama binayı sadece taşlarla ayakta tutmak mümkün değildir. Harç da gerekir. Bu harcın ihmali, ne kadar kelime öğrenirse öğrensin istenen sonucun alınmasını engelleyecek ve öğrenciyi ümitsizliğe düşürecektir.
Bir dili oluşturan parçalar sadece kelimeler değil deyimler ve bunların kullanım şekilleri,gramer yapıları,sözdizim ve bunlar gibi bir çok şeydir.
Bir söz grubunu anlamaya gelince bütün bu sayılan şeylerin üstünde yetenek ve deneyim vardır.
Dilde deneyim nedir?
Dilde öğrenilmesi gereken ve bunun yanında edinilmesi gereken şeyler vardır. Burası çok önemli bir noktadır. Zira Öğrenciler genellikle dili, sadece öğrenilecek bir şey olarak algılarlar. Halbuki dil beceridir. Bu teorik dersleri alan birinin hemen araba sürebileceğini düşünmek gibidir. İyi bir teori pratiğin yarısıdır. Ancak, diğer yarısı ise uygulamayla olur.
Kelime haznesini geliştirmek de deneyimle olur. Ders kitaplarında karşılaştığınız kelimelerle başka yerlerde de sık sık karşılaşmak gerekir ki o kelimeler öğrenciye ait olsun.
Kelime öğrenme teknikleri:
- Öncelikle kelimeleri bir bağlam içinde görmek te yarar vardır. Söz gelimi, "Moon" kelimesi "ay" anlamına gelir. Ama taşıdığı anlam yılı oluşturan aylardan biri mi yoksa gökteki ay mıdır? "Moon" kelimesini "Gökyüzünde ayı gördüm" anlamına gelen "I saw the moon in the sky" cümlesinde gördüğünüzde "moon" kelimesinin hangi "ay" a karşılık geldiği anlaşılır. Bu bağlamı sağlayan unsurlar elbette film, kitaplar, kasetler ya da makaleler gibi materyallerdir.
- Öğrenmek istediğiniz kelimeleri, özellikle somut olanları, söz gelimi eşya isimlerini eşyaların üstüne, duvarlara yapıştırmak ve fırsat buldukça bakarak ezberlemeye çalışmak.
- Küçük kağıt parçalarının bir yüzüne ezberlenen kelimeyi, diğer tarafına eşanlamını ya da İngilizce açıklamasını yazmak ve ezberlemek.
Önemli bir sorun:
Bütün bunlar binayı tamamlayacak olan yapıtaşlarını bulmak demektir. Ama bu yapıtaşlarının bir harçla birleştirilmesi gerekir. Bu harç okumak ya da dinlemektir. Hergün ders metinleri dışında belli bir süre hikaye kitapları okumadıkça ya da hikaye kasetleri dinlemedikçe ezberlediğiniz kelimeler kalıcı olmayacaktır. Ezberin yabancı dilde yeri vardır. Ancak bu etkinlik okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmelidir.
Kelime ezberleme etkinliği okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmezse...
Öğrencilerden sürekli ezberledikleri kelimeleri unuttukları şeklinde bir şikayet duyulur. Bunun birkaç nedeni vardır.
- Hafıza bir kelimeyi benimsemek için zamana gerek duyar. Bir kaç kez unutup yeniden öğrenmeye de gerek duyabilir.
- Beyin bazı kelimelere bilemediğimiz nedenlerden ötürü yakınlık duyabilir ya da ısınamayabilir. Bu yüzden her kelimeyi ya da dil parçasını aynı sürede sahiplenmeyebilir. ,
- Öğrenci kelimeleri kalıcı olarak öğrenemiyordur. Zira onları sadece ders kitaplarında görerek, ezberlemeye çalışmaktadır.
- Ayrıca en büyük sorun da şudur: Öğrenciler sadece sınavları düşünür ve sorumlu oldukları yerlere çalışırlar. Halbuki sınava kadar geçen süre beynin sorumlu olunan kelimeleri sahiplenmesi için yeterli olmayabilir. Bu durumda okuma ve dinleme etkinlikleriyle müfredatın önünde gitmek gerekir. Böylece sorumlu olunan kelimelerle sınav haftasından daha önce karşılaşıldığı için beynin onları sahiplenmek için yeterince zamanı olacaktır.
Ayrıca bir takım kelimeleri öğrendiğimiz kabul edelim. Onları unutmamak zorundasınız. Eğer o dilin konuşulduğu bir ülkede olsaydık o kelimeleri konuşacak ya da duyacaktık. Ama böyle olmadığına göre kendi ülkenizde, çevre bu fırsatı size sağlamadığı için kendiniz yapay bir dünya kurmak zorundasınız. İşin başka bir yanı da o dilin konuşulduğu bir ülkede de olsanız dilinizi daha ileri götürmek istiyorsanız yine seçkin kitapları okumak ve seçkin konuşmacıları dinlemek durumundasınız.
Bir dili oluşturan parçalar sadece kelimeler değil deyimler ve bunların kullanım şekilleri,gramer yapıları,sözdizim ve bunlar gibi bir çok şeydir.
Bir söz grubunu anlamaya gelince bütün bu sayılan şeylerin üstünde yetenek ve deneyim vardır.
Dilde deneyim nedir?
Dilde öğrenilmesi gereken ve bunun yanında edinilmesi gereken şeyler vardır. Burası çok önemli bir noktadır. Zira Öğrenciler genellikle dili, sadece öğrenilecek bir şey olarak algılarlar. Halbuki dil beceridir. Bu teorik dersleri alan birinin hemen araba sürebileceğini düşünmek gibidir. İyi bir teori pratiğin yarısıdır. Ancak, diğer yarısı ise uygulamayla olur.
Kelime haznesini geliştirmek de deneyimle olur. Ders kitaplarında karşılaştığınız kelimelerle başka yerlerde de sık sık karşılaşmak gerekir ki o kelimeler öğrenciye ait olsun.
Kelime öğrenme teknikleri:
- Öncelikle kelimeleri bir bağlam içinde görmek te yarar vardır. Söz gelimi, "Moon" kelimesi "ay" anlamına gelir. Ama taşıdığı anlam yılı oluşturan aylardan biri mi yoksa gökteki ay mıdır? "Moon" kelimesini "Gökyüzünde ayı gördüm" anlamına gelen "I saw the moon in the sky" cümlesinde gördüğünüzde "moon" kelimesinin hangi "ay" a karşılık geldiği anlaşılır. Bu bağlamı sağlayan unsurlar elbette film, kitaplar, kasetler ya da makaleler gibi materyallerdir.
- Öğrenmek istediğiniz kelimeleri, özellikle somut olanları, söz gelimi eşya isimlerini eşyaların üstüne, duvarlara yapıştırmak ve fırsat buldukça bakarak ezberlemeye çalışmak.
- Küçük kağıt parçalarının bir yüzüne ezberlenen kelimeyi, diğer tarafına eşanlamını ya da İngilizce açıklamasını yazmak ve ezberlemek.
Önemli bir sorun:
Bütün bunlar binayı tamamlayacak olan yapıtaşlarını bulmak demektir. Ama bu yapıtaşlarının bir harçla birleştirilmesi gerekir. Bu harç okumak ya da dinlemektir. Hergün ders metinleri dışında belli bir süre hikaye kitapları okumadıkça ya da hikaye kasetleri dinlemedikçe ezberlediğiniz kelimeler kalıcı olmayacaktır. Ezberin yabancı dilde yeri vardır. Ancak bu etkinlik okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmelidir.
Kelime ezberleme etkinliği okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmezse...
Öğrencilerden sürekli ezberledikleri kelimeleri unuttukları şeklinde bir şikayet duyulur. Bunun birkaç nedeni vardır.
- Hafıza bir kelimeyi benimsemek için zamana gerek duyar. Bir kaç kez unutup yeniden öğrenmeye de gerek duyabilir.
- Beyin bazı kelimelere bilemediğimiz nedenlerden ötürü yakınlık duyabilir ya da ısınamayabilir. Bu yüzden her kelimeyi ya da dil parçasını aynı sürede sahiplenmeyebilir. ,
- Öğrenci kelimeleri kalıcı olarak öğrenemiyordur. Zira onları sadece ders kitaplarında görerek, ezberlemeye çalışmaktadır.
- Ayrıca en büyük sorun da şudur: Öğrenciler sadece sınavları düşünür ve sorumlu oldukları yerlere çalışırlar. Halbuki sınava kadar geçen süre beynin sorumlu olunan kelimeleri sahiplenmesi için yeterli olmayabilir. Bu durumda okuma ve dinleme etkinlikleriyle müfredatın önünde gitmek gerekir. Böylece sorumlu olunan kelimelerle sınav haftasından daha önce karşılaşıldığı için beynin onları sahiplenmek için yeterince zamanı olacaktır.
Ayrıca bir takım kelimeleri öğrendiğimiz kabul edelim. Onları unutmamak zorundasınız. Eğer o dilin konuşulduğu bir ülkede olsaydık o kelimeleri konuşacak ya da duyacaktık. Ama böyle olmadığına göre kendi ülkenizde, çevre bu fırsatı size sağlamadığı için kendiniz yapay bir dünya kurmak zorundasınız. İşin başka bir yanı da o dilin konuşulduğu bir ülkede de olsanız dilinizi daha ileri götürmek istiyorsanız yine seçkin kitapları okumak ve seçkin konuşmacıları dinlemek durumundasınız.
Biraz çaba ve istek herşeyi daha keyifli hale getirecektir.
(not: Alıntı)
0 yorum:
Yorum Gönder